23 Eylül 2012 Pazar

Çaresizsiniz Ancak Çare Siz Değilsiniz!


İnsanın başarmak için ihtiyacı olan şeyin kendi içinde olduğu, kendine güvenen ve kendi gücünü keşfeden insanın her zaman başarılı olacağı, başarının ya da başarısızlığın hep kişinin kendi elinde olduğu öğretisi her halde 21. yüzyılın bize attığı en büyük kazıklardan biri!

İnanıyorum ki günümüz depresyonlarının en büyük sebeplerinden biri de bu. Kişisel gelişim kitapları bu yüzyılda moda halini aldı ve bize hep başarmanın bizim elimizde olduğunu öğretti durdu. "Nasip" kelimesini gönül sözlüğümüzden çıkardı ve onun yerine "Çaresizsiniz ancak çare sizsiniz" cümlesini beyinlerimize kazıdı. Buna o kadar çok inandık ki her başarısızlık da kendimizi suçlar olduk. Öyle ya biz yeterince isteseydik yeterince çalışsaydık mutlaka olurdu. Eğer olmadıysa bu ancak bizim hatalı olmamızdandır! Zaferlerse öyle gözümüzü kamaştırdı ki kendi benliğimizin kurbanı olduk..

Oysa "nasip" diye çok güzel bir kelimemiz vardı bizim. Beyinlerimiz "kaderine boyun eğme" fikriyle zapt edilmezden evvel "rıza" kavramı hayatımızdaydı. 'Başarıları ve yenilgileri etkileyen bizim dışımızda da faktörler var; zaten bütün evren bir ahenk üzerine işliyor. O ahengi bozacak ne bir zafer kazanılır ne bir yenilgi gerçekleşir'. Bu anlayış öyle ki mutlak kaderci anlayışın insan iradesini dışlamasını da eleştirebilir; "hal diliyle dua" etmenin öneminden de dem vurabilir. Yani bir işin olması için ellerini kaldırıp Rabbine yalvaran kula, o işin olması için çalışmasını böylece hal diliyle de dua etmesini söyler. Bu anlayışta "Tevekkül" en güzel anahtardır hayatımızın tüm açılmaz kapılarına. Biz işimizi yapar, gerisi Allah'tan bekleriz. "Her kudret Allah'tandır", "İşlerimizi ancak Allah nihayete erdirir."
Kendisine yaptığı hayırlı bir işten ötürü "Allah senden razı olsun" denen âlim, "Önce ben Allah'tan razı olayım" diye cevap verir. Yani ben başıma gelen işe rıza nazarıyla bakabileyim; ondaki hayrı görebileyim; ondan gelene rıza göstereyim. Bu olursa Allah benden razı olur. Şimdilerin "Her şey senin elinde" anlayışı işte bu rıza kavramını hayatımızdan dışlıyor. Bizi kendimize karşı hoşgörüsüz, tahammülsüz kılıyor. Günlük hayatın getirdiği o sürekli yarış halini körüklüyor ve sürekli ruhumuzdan çalıyor. Kendine karşı hoşgörüsüz olan insan başkalarına karşı da hoşgörüsüz oluyor. Öyle ya o da içindeki gücü keşfedip yeterince çalışıp kazansaydı! Böyle böyle merhamet kavramı toplumu terk ediyor.
 
Umuyorum şu anda içinde olduğumuz Ramazan ayı; televizyonlarda artan dini yayınlar, gazetelerde artan dini yazılar bir vesile olur bu konuda "Çare Sizsiniz" tuzağından kurtulmamıza... Umuyorum bilinçli yazarlar bilinçli yazılar yazarlar ve şu "her şey senin elinde" tarzındaki kişisel gelişim kitaplarına alternatif oluşturabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder